Merhaba sevgili okur,
Hüyükteki Nar Ağacı, umuda yolculuğun kitabı. Bu yolculuğun dört kahramanı var; ancak yolculuk sıradında kesişen yollar ve tanışılan insanlar da var.
Bu yolculukta Anavarza, Savrun, Hemite’ye uğruyorlar. Uzakta, heybeti ile her yerden görülen Düldül Dağı onlara yol arkadaşlığı yapıyor. Yarpuzlar ve çakır dikenleri gibi yöreye özgü bitkilerin arasından geçiyorlar, kavun ve karpuz yiyorlar. Bilenler bilir, bilmeyene anlatmak güç ama Çukurova’nın o kavurucu sıcağının yegane tesellisi olan garbi yeliyle az da olsa rahatladılar. Sivri sinekler bile onları yolculuğundan vazgeçiremiyor.
Kitap, traktörle birlikte işsiz kalan halkın, zalim beylerin anlatısı aynı zamanda. Yoksulluktan beli bükülen halkın bir kısmı mertliğini korurken, bir kısmı da zalim beylerin öncülüğünde namertliğin temsilcisi oluyor.
Yaşar Kemal, İnce Memed’de şöyle der: “İşte bunu yapmamalı. İnsanlarla oynamamalı, bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.” Bu yolculuğun Memet çocuğunun da hikayesi bu sözde düğümleniyor bence. Çukurova’nın mert Memetlerine selam olsun efenim…
Herkese tavsiye ederim. Keyifli okumalar…
“Zengini kim olsa sever. İş fıkarayı sevmekte.”
“Ne ki iyi, ne ki güzel, ne ki insanca, başını aldı da çekildi gitti uzaklara.”